🐚 Yunus Emre Nin Anlamı Nedir
V1WmBe. - 1846 Güncelleme - 1846 Tarihimizin en önemli isimlerinden biri olan Yunus Emre, bu akşam Kuruluş Osman dizisinde Mert Turak tarafından canlandırılacak. Peki Yunus Emre kimdir, nereli? İşte Yunus Emre'nin hayat hikayesi ile ilgili bilgiler... Türk tarihinin en önde gelen isimlerinden biri olan Yunus Emre, bugün hakkında en çok arama yapılan isimlerin başında yer alıyor. İşte Yunus Emre'nin hayatına ilişkin bilinmesi gerekenler...Yunus Emre Kimdir? 1240 senesinde Eskişehir’de doğduğu düşünülen Yunus Emre hayatının tümünü Anadolu’da geçirmiş bir şairdir. Anadolu’nun dört bir yanında tanınmış olan Türk ozanlarından biridir. Yunus Emre’nin birçok eseri günümüze kadar gelmiştir. Herkes tarafından sevilen ve tanınan bir ozandır. Yunus Emre Hayatı Yunus Emre 1241 senesinde doğmuş ve 1320 ya da 1321 senesinde vefat ettiği düşünülmektedir. Anadolu Selçuklu Devletinin çöküş döneminde olması ve Moğolların istilasının gerçekleşmesi ile zulüm dolu olan bir dönemde hayata gelmiş olan Yunus Emre ile ilgili pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Yunus Emre’nin eğitim hayatı ile ilgili olarak da bilinen pek bir şey yoktur. Farsça ve Arapça bildiği bilinmekte fakat bu eğitimleri nereden aldığı bilinmemektedir. Bazı rivayetler Yunus Emre’nin okuma yazma bilmediğini, babasının yanında çiftçilik yaptığını söylemektedir. Günümüzde yazılı bir kaynaktan bu bilgiler gelemediği için eğitimi ile ilgili herhangi net bir bilgi bulunmamaktadır. Selçukluların çöküş dönemindeyken tam olarak nelerle uğraştığı bilinmemektedir. 1241 senesinde batıya doğru yayılmış olan Moğol istilasıyla çok sayıda sanatçı, mutasavvıf, Türkmen ve bilim adamı Anadolu’ya göç etmiştir. Yunus Emre’de tam olarak zulmün yaygın olduğu bu dönemde dünyaya gelmiş olması ile hoşgörü üzerine, halkı sevgiye davet etmek üzerine şiirler yazması ile günümüze kadar başarılı olan eserleri gelmiştir. Yunus emre derviş olarak Anadolu’ya, Azerbaycan’a ve İran’a seyahat etmiştir. Şam, Şiraz, Tebriz, Maraş, Nahcivan, Kayseri, Sivas gibi çok sayıda kültür merkezi olan şehirlerde bulunmuştur. Yunus Emre’nin evlenip evlenmediği ile ilgili net bir bilgi bulunamamıştır. Kendisinin yazmış olduğu bir dizede belirttiğine göre çocuklarının var olduğu düşünülmektedir. Eserlerinin her birinde şeyhinin Tapduk Emre olduğunu bildirmiştir. Taptuk Yunus ismini bazı şiirlerinde kullanmıştır. Mevlana Celaleddin Rumi içinde birçok övgü dolu sözler söylemiştir. Bazı görüşlere göre Yunus Emre’nin Hacı Bektaşi Veli ile karşılaştığı söylense de buna dair hiçbir kanıt yoktur. Hiçbir şiirinde bundan bahsedilmemiştir. 1321 yılında da vefat etmiş olduğu düşünülmektedir.
Yunus Emre Kimdir Hayatı Eserleri Kişiliği Şiirleri 1240-1321 Hakkında çok az bilgi bulunan Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmaya ve Türk Beyliklerinin kurulmaya başladığı 13. yüzyıl ortalarından Osmanlı Beyliği’nin kurulmaya başladığı 14. yüzyılın başlarında, Orta Anadolu’da doğup yaşamış bir Türkmen bilgesi, şair ve erendir. Yunus’un yaşadığı yıllar, Anadolu Türklüğünün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasi otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu yıllardır. Yunus Emre, Allah sevgisini, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, her türlü batıl inanca karşı, gerçek İslam tasavvufunu işleyerek Türk-İslam birliğinin oluşmasında önemli görevler yapmıştır. Menakıpnamelerle şiirlerinden çıkarılan bilgilere göre Babalılardan Taptuk Emre’nin dervişidir. Şiirlerinden tasavvuf yolunu seçtiği, iyi bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Anadolu kentlerini dolaştığı, Azerbaycan ve Şam’a gittiği, Mevlana’yla görüştüğü, giderek şeyh olduğu da bu bilgiler arasındadır. Şiirleri Divan’ında toplanmıştır. Ayrıca Risaletü’n-Nushiyye adında bir mesnevisi vardır. BAŞKA BİR KAYNAK Yunus Emre Kimdir Hayatı Eserleri Kişiliği Şiirleri 1240-1321 Tekke edebiyatının en lirik şairidir. Hem hece ölçüsü hem aruz ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Birçok dile çevrilen şiirleriyle dünya edebiyatının önemli şairleri arasında yerini almıştır. “İlahi” nazım türünün en güzel örneklerini vermiştir. Şiirlerinde Allah inancını ve insan sevgisini coşkun bir lirizmle ele alan sanatçı, işlediği konular yönüyle evrenseldir. Divan’ı vardır. Risaletü’n-Nushiye didaktik nitelik taşıyan mesnevisidir. Bu eserini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Nabi Enderunlu Fazıl »
Benim adım dertli dolap Suyum akar yalap yalap Böyle emreylemiş Çalap Derdim vardır inilerim Yûnus Emre Yûnus Emre şiirinin en önemli özelliklerinden biri de soyut kavramları ve durumları anlatırken halkın hayâtında yer alan nesne ve varlıkları ifâde eden kelimeleri de bir benzetme unsuru olarak kullanmasıdır. Bu durum onun şiirini okuyan ve dinleyen nezdinde daha anlaşılır duruma getirmektedir. Buna bir örnek olması ve bir şiirin anlam dünyâsına girebilmek açısından onun çok meşhur olmuş şiirindeki bir kelimeden yola çıkalım. Bu kelime, toprakla suyla uğraşan kimselerin çok iyi bildikleri “dolap” kelimesidir. Dolap, “kuyudan su çıkarıp bahçeleri sulamaya yarayan döner makine, her türlü dönen çark, çıkrık” anlamlarına gelmektedir. Dolap aynı zamanda bir nehirden alınan suyu kanallara/arklara vermek için de kullanılır. Bir mihver etrâfında suyun itme gücü ile dönen, tahtadan yapılmış bir çarktan ibaret olan dolap suya daldığında eteklerdeki pabuçlar su ile dolmakta ve tam tepe noktasına çıktıktan ve öbür tarafa eğim kazandıktan sonra pabuçlardaki su dökülmeye başlamakta ve toplanan sular, su kemerleriyle uzak arâzilere götürülmekte, kurumuş topraklara hayat vermektedir. Dolabın Yûnus dilinde nasıl bir metafora dönüştüğünü anlamak için de şu özelliklerine değinelim Dolabın aslı ağaçtır. Ağaç, kesildikten sonra marangozlar eliyle yontulup istenilen şekle sokulur ve kendisinden beklenilen hizmetleri yapacak hâle getirilir. Yûnus’a ve onun gibi dolabı metafor olarak kullanan şâirlere göre dolabın en etkileyici özelliği ise suyun zoruyla dönerken, yukarı taşımakta olduğu suların da baskısı ile iyice ağırlaşması, dönüş sırasında zorlanması ve bu zorlanmayla iniltiye benzer kesintisiz bir ses çıkarmasıdır. Dolap bu yüzden sûfî edebiyatta o kadar zengin bir metafordur ki pek çok şâir bu konuyu ele almış ve ortaya “dolapnâme” adlı bir tür bile çıkmıştır. Bu türün en meşhur eserlerinden biri de Kaygusuz Abdal’ın dolabnâmesidir. Ahmed Hayâlî’nin de böyle bir eseri vardır. Yine dîvân şiirinde de dolap önemli bir metafor olarak hep kullanılmıştır. Şiirin Hikâyesi Rivâyet bu ya, şâir dolabın iniltilerinden çok etkilenerek yanına gider ve ona neden bu kadar ağlayıp inlediğini sorar. Ağaç da şöyle cevap verir “Ben, yemyeşil ve suyu bol olan yayladaydım. Benim gölgemde güzeller eğlenmekte, dallarımda bülbül ve kumrular şarkı söylemekteydi. Endâmım ise çok güzeldi. Bu hal bana gurur verdi. Hiçbir ağacın benimle güzellikte kıyaslanamayacağını düşündüm. Bu halim, gayretullâha dokundu. O anda karşıma bir adam çıktı. Bana aşağıdan yukarıya doğru şöyle bir baktı ve aradığı ağacı nihâyet bulduğunu düşünerek baltasını eline aldı.” İşte o andan îtibâren ağacın hayâtında yeni bir süreç başlar. Onu da biz anlatalım. Adam, elindeki baltayla ağacı keser. Dallarını budar ve kuruması için güneşe bırakır. Bir müddet beklettikten sonra biçerek tahtalar haline getirir. Sonra devreye marangozlar girer ve bu tahtalardan dolap yapmaya başlarlar. Nihayetinde dolap haline gelen ağaç, artık rahat yüzü görmez. İşte Yûnus Emre bu hadiseden hareketle dolabın yapıldığı ağacın hikâyesi ile ilâhi aşk arasında bağlantı kurarak onu şiirine konu edinir. Anlatmak istedi ise insanın ıstırap çekerek olgunlaşacağıdır. Şiirin Dünyâsı Şimdi şiire bakalım Şiirde sözü edilen dolap insandır. Onun hikâyesi ise ayrılıkla başlar. Yaratılışın hemen ardından ayrılık gelir ve insan ezel âleminden dünyâya gönderilir. Böylece öz, asıl olan, gerçek varlıktan uzağa düşer. İnleme, feryat işte ayrılık derdinden dolayıdır. Onu aşkı inletmektedir diğer yandan. Zîrâ onun âşık olduğu Mevlâ, onun varlık kaynağıdır. Şimdi ise ondan ayrı düşmüştür. Dolabın yâhud insanın asıl hikâyesi bu girişten sonra başlar. Yalap yalap akan sular, onun ayrılık sebebiyle döktüğü gözyaşlarıdır. Ama kadere râzı olmak gerekmektedir. Zîrâ Çalap böyle istemiştir. Diğer yandan “yalap yalap” kelimesi; “ışıl ışıl”, “parıl parıl” anlamına geldiği için ilâhî kaynağı olan hakîkati suya benzeterek bize varoluşumuzu hatırlatmaktadır. Üçüncü dörtlükte tekrar bu serüvenin başına dönülür. Buna göre doğadan kesilen ağacın dalları ve budakları yontulmuş ve o artık ağaç olmaktan çıkıp dolap hâline dönmüştür. Fakat başa gelen trajik haller ne olursa olsun, ağaç yâhud insan devamlı duâ hâlinde olmalıdır. Acı çekmekte, ayrılık üzüntüsü yaşamaktadır ama bunun sebebi başına gelen bu hâllerden şikâyet değil asıldan uzak kalmadır. Dağdan kesilince yâni asıl varlık âleminden ayrı düşünce içinde bulunduğu düzen bozulmuş, şartlar değişmiş, bunun netîcesinde de ağlayıp inleyerek şiirler söyleyen bir ozana benzemiştir. Dolabı ağaçken bu hâle getiren ise dülgerlerdir. Onlar ağaca biçim vererek onu dolap olacak şekilde yeniden dizayn etmişlerdir. O artık yeni bir görevin sâhibidir. Suyunu alçaktan çekip eğimi yüksek olan yerlere dökecektir. Bu hayli zor bir iştir. Bu yüzden neler çektiğini ancak kendi bilebilir. Hikâye kısaca böyledir. Fakat nasıl dertli dolap, her dönüşünde gıcırdıyorsa şâir de her dörtlüğün sonunda yer alan “Derdim var inilerim” mısrâı ile ona eşlik etmektedir. Bu yüzden dolap metaforunda asıl söylenmek istenen, dert ve bundan dolayı meydana gelen inlemedir. Dolabın iniltisi de şiirdir. Yâni karşımızda metafor olarak düşündüğümüzde ağaçken aslı bozulup dolaba dönüşme, insan olarak düşündüğümüzde ise asıldan ayrı kalma ve bunun verdiği acı ve onu ifâdelendiren inileme anlatılmaktadır. Yûnus Emre, son dörtlükte ise diğer bölümlerde anlatılanlardan kopmadan olayı başka bir açıdan ele alır. “Yûnus bunda gelen gülmez/Kişi murâdına ermez/Bu fânîde kimse kalmaz/Derdim var inilerim” derken bu ifâdeler asıl mutluluğun ayrıldığımız yere geri dönmekle sağlanacağını, dünyâda asıl varlıktan uzak düştüğümüz için mutlu olmanın mümkün olmadığını ve herkesin vakti geldiğinde geldiği yere geri döneceğini belirtir. Poetik Bir Metin “Dertli dolap” şiiri Sezai Karakoç’un da Yûnus Emre kitabında söylediği gibi onun hem insan yâni varoluş hikâyesi hem de bir nevi poetikası gibidir. “Suyum alçaktan çekerim/Dönüp yükseğe dökerim” beytinde insanın toprakla, gökle, süflî ve ulvî âlemle, nefs ve ruh dünyâsıyla en güzel bir örnek ve benzetiş içinde canlandırıldığı “Ben bir usanmaz ozanım/ Derdim vardır inilerim” beytiyle de, insanın bu dünyâya uymazlığı ve yabancı oluşu ve sanat ve şiir için çilenin şart olduğu, ayrıca dolabın biçim şekil, suyunsa öz sembolü olduğu anlatılır. Yine yontmayı kelime seçimi, mısrâ düzenlemesi olarak da anlamak mümkündür. Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde “Dertli Dolap” şiirinin Yûnus Emre’nin hem şiir hem de yaratılış ve dünyâya gönderiliş konusundaki zihniyetini çok zengin bir şekilde dile getiren bir şiir olduğu görülür. Ayrıca bu şiirin Mevlânâ’nın Mesnevî’de “Ney”i anlattığı beyitlerle de bir anlam akrabalığı içinde olduğunu da söylemek gerekir. Zîrâ ney de aynı sebepten yâni ayrılıktan dolayı inlemektedir. Kısacası Mevlânâ için “ney” ne ise Yûnus Emre için de “dolap” odur. BENİM ADIM DERTLİ DOLAP Benim adım dertli dolap Suyum akar yalap yalap Böyle emreylemiş Çalap Derdim vardır inilerim Ben bir dağın ağacıyım Ne tatlıyam ne acıyım Ben Mevlâ'ya duâcıyım Derdim vardır inilerim Dolap niçin inilersin Derdim vardır inilerim Ben Mevlâ'ya âşık oldum Anın için inilerim Beni bir dağda buldular Kolum kanadım kırdılar Dolaba lâyık gördüler Derdim vardır inilerim Dülgerler her yanım yondu Her âzâm yerine kondu Bu imkân Hakk'tan geldi Derdim vardır inilerim Suyum alçaktan çekerim Dönüp yükseğe dökerim Görün beni neler çekerim Derdim vardır inilerim Yûnus bunda gelen gülmez Kişi murâdına ermez Bu fânîde kimse kalmaz Derdim vardır inilerim Yûnus Emre ks Ocak 2020, sayfa no 40-41-42-43 Abone Ol En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Yunus Emre alevi mi, Yunus Emre doğum tarihi nedir, Yunus Emre hangi paranın üstünde vardır, Yunus Emre kitapları nelerdir, Yunus Emre nereli, Yunus Emre ne zaman öldü vb. soruların cevabını yazımızda bulabilirsiniz. Yunus Emre 1241 yılında doğmuş ve de 1320 veya 1321 senesinde hayatını kaybettiği düşünülmektedir. Anadolu Selçuklu Devletinin çöküş süreci olması ve Moğolların istilasının olmasıyla zulüm dolu olan bir süreçte yaşama gelmiş olan Yunus Emre ile ilgili pek fazla çok bilgi yoktur. Yunus Emre’nin eğitim yaşamıyla ile ilgili olarak ise bilinen pek fazla şey yoktur. Farsça ve Arapça bildiği bilinmekte ancak bu eğitimleri nerede gördüğü bilinmemektedir. Bazı rivayetlerde Yunus Emre’nin okuma yazmasının olmadığı, babasıyla birlikte çiftçilik yaptığını dile getirilmektedir. Çağımızda yazılı bir kaynaktan bu bilgiler olmadığı için eğitimi ile ilgili herhangi net bir cevap bulunmamaktadır. Selçukluların çöküş sürecindeyken tam olarak nelerle uğraştığı bilinmez. Yunus Emre’nin evlenip evlenmediğine dair net bir bilgi yoktur. Kendisinin yazmış olduğu bir dizeden yola çıkarak çocuklarının var olduğu düşünülür. Eserlerinin her bir tanesinde şeyhinin Tapduk Emre olduğu bilgisine varılır. Taptuk Yunus adını bazı şiirlerinde yer vermiştir. Yunus Emre Alevi mi?Yazar Ayşe Acar, Yunus Emre'in geçmişinin gerçekliğinden ve kimliğinden koparılıp anlatıldığını öne sürdü. İlahiyatçılar Balcı ve Yeprem de Yunus'un Alevi kökenli olduğunu fakat onun tek bir kimlikle bilinmesinin doğru olmadığı dile getirdi. Bu topraklarda hayatını süren de Yunus Emre'yi bilmeyen azdır. Yunus Emre Doğum Tarihi Nedir?Yunus Emre, H. 648 M. 1240-1 senesinde hayata gelmiş, 82 senelik bir dünya yaşamından sonra H. 720 M. 1320-1 senesinde hayatını kaybetmiştir. Doğduğu şehir konusundaki tartışmalar Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy ve Karaman üstünde Emre Hangi Paranın Üstünde Vardır?200 TL'nin arka bölümünde, Tasavvuf şiirinin en mühim temsilcilerinden, alim ve halk şairi Yunus Emre yer almaktadır. Eşitlik ilkesini benimseyen ve bunu eserlerine yansıtan olan Yunus Emre, Anadolu'nun en önemli Türk ozanlarından bir Emre Kitapları Nelerdir?Yunus Emre kitapları aşağıdaki gibidir; Yunus Emre Divanı Risaletü'n – Nushiyye Divan Yûnus Emre külliyâtı Dertli Dolap Dağlar ile tas̜lar ile Nasihat Kitabi - Risaletün Nushiyye Güldeste Yunus Emre Divanı'ndan SeçmelerYunus Emre Nereli?Doğduğu şehir konusundaki tartışmalar Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy ve Karaman üstünde yoğunlaşmaktadır. Yunus Emre, H. 648 M. 1240-1 senesinde hayata gelmiştir. Yunus Emre Ne Zaman Öldü?Yunus Emre, H. 648 M. 1240-1 senesinde hayata gelmiş, 82 senelik bir dünya yaşamından sonra H. 720 M. 1320-1 senesinde hayatını kaybetmiştir. Yunus Emre Türbesi Nerededir?Bazı kaynaklar göz önüne alınarak ve Hacı Bektaş-ı Veli Menkıbesi'ne göz önüne alıp Aksaray şehri sınırları içerisinde, Ortaköy ilçe merkezine 20 km uzaklıkta Reşadiye mahallesindedir. Türbenin olduğu tepe, halk aracılığıyla ziyaret tepesi şeklinde bilinmektedir. Bu türbe Aksaray - Kırşehir yolu üstünde bulunmaktadır.
yunus emre nin anlamı nedir