⚽ Farah Diba Nın Son Hali

İraneski Şahı'nın son eşi Farah Diba Pehlevi'nin çabalarıyla oluşan sanat koleksiyonunun Berlin'de sergilenmesi planlanıyordu ancak eserlerin İran dışına çıkmasına izin verilmedi. farah dİba'nin vasitasiyla Tapan'ın İran basınından elde ettiği bilgilere göre, İran’ın son şahı Muhammed Reza Pehlevi’nin ölümünün ardından dul kalan Farah Diba Pehlevi’nin izniyle ailenin tüm serveti, baba Zarrab’ın kontrolüne geçiyor. Ancak bu yılın en ön planda olan kadını yine İran Şahı’nın eşidir. Ancak bu yeni eş Farah Diba’dır. Süreyya kadar olmasa da, o da uzun süre gündemi meşgul eder. 1960 Yılı: Türk kadınlarının resim ve haberlerindeki artış devam ettikçe daha gerçek ve daha sıradan kadınlara da yer verme eğilimi baş gösterir. Farah Zeynep Abdullah, 17 Ağustos 1989 tarihinde Irak kökenli baba ve bir Türk annenin kızı olarak İstanbul ‘da doğmuştur. Annesinin adı Gülay, babasının adı Osman’dır. Ailesi, İran Şahı Muhammed Rıza Şah Pehlevi ‘nin son eşi Prenses Farah Diba ‘yı çok sevdikleri için adını Farah koymuş. Şah'ın ilk eşi Farah Diba değildi İlk eşi, Mısır'ın son kralı Faruk'un kızkardeşi Fevziye idi Dünyanın en güzel kadınlarından biri olan Prenses Fevziye Prenses Fevziye o kadar güzeldi ki, "Asyalı Venüs" olarak anılırdı. Dönemin Hollywood yıldızlarına benzetilirdi. Ama o yemeklere ne Şah, ne Farah gelmezdi. Farah Diba'nın da çok iyi Türkçe bildiğini söylerdi. Ama kocası konuşturmazmış! Son güncelleme: 13:11 - 04.04.2018. Etiketler. Avrupa Hayat Ekibi Tahran’dan Bildiriyor. Binbir Gece Masalları’nda bu belki bu kadar kolay olmuştur amma Farah Diba’nın oturduğu sarayın kapısı hiç de kolay açılmadı. Dünyanın dört bir tarafından gelmiş yüzlerce gazeteci ve fotoğrafçı Tahran’da karargah kurmuş ve sarayı abluka altına almıştı. Paris’ten geldiği Ancak iki evliliği de erkek varis olmadığı için bitirmiştir. 1959'da evlendiği üçüncü karısı Farah Diba'nın 1960'ta Rıza Pehlevi'yi doğurması ile Pehlevi Hanedanı bir erkek varis kazandı. Toplam 5 çocuğu vardır. Farah Zeynep Abdullah, 17 Ağustos 1989 tarihinde Irak kökenli baba ve bir Türk annenin kızı olarak İstanbul’da doğmuştur. Annesinin adı Gülay, babasının adı Osman’dır. Ailesi, İran Şahı Muhammed Rıza Şah Pehlevi’nin son eşi Prenses Farah Diba’yı çok sevdikleri için adını Farah koymuş. MuhammedRıza Şah Pehlevi ( Farsça : محمد رضا شاه پهلوی; d. 26 Ekim 1919, Tahran - ö. 27 Temmuz 1980, Kahire ), 1941'den, ülkesini terk ettiği 1979'a kadar tahtta kalan İran şahıdır. Batı yanlısı bir dış politika izleyen Pehlevi, İran'ın son monarşik lideridir. Şehinşah ( Kralların Kralı) ve Sayeh-eh-Hodah Filmin yönetmeni Franco ile birbirlerine aşık olur ve evlenirler. Fakat bu evlilik de Franco’nun bir uçak kazasında ölmesiyle son bulur. Şah Rıza Pehlevi ise Süreyya’dan sonra Farah Diba ile evlenir. Farah Diba ona bir erkek evlat verir ancak İslam Devrimi bu veliahdın tahta oturmasına mani olur. İran Şahı ile Farah Diba’nın taç giyme töreni Aynı dönemde devlet ricali, asker ve sivil bürokrasi ile halk arasında kullanılmak üzere Sayeh-e Xoda (Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi) unvanının yaygınlaşması için çeşitli resmi törenler veya sivil şenlikler düzenledi. 86scSe4. Temmuz ayının son günlerinde Kahire'nin kavurucu sıcağı altında Meçhul Asker Anıtı'nın bulunduğu bölgeye bir koruma ordusu eşliğinde güzel giyimli yaşlı bir kadın gelir. Sessiz sedasız bir mezarı ziyaret ettikten sonra bölgeden ayrılır. Kimseyle konuşmayan ve her sene bu seremoniyi aksatmadan yerine getiren kişi bir zamanlar tüm Ortadoğu'nun ilgi odağında bulunan Kraliçe Farah Pehlevi'den başkası değildir. Ziyaret ettiği kişi ise İran'ın devrik lideri ve kocası Şah Muhammed Rıza'nın kendisidir. Farah, o meş'un günlerin en önemli tanığıydı. Kendisine verdiği unvanlara göre Krallar Kralı, Aryanların Işığı, Tanrı'nın Gölgesi, Şia'nın Muhafızı Şah Rıza Pehlevi, o sabah her zaman yaptığı gibi erkenden uyanmıştı. Evin kâhyası Şah'ın özel tostunu, portakal suyu ve gazetelerle birlikte istihbarat raporunu getirmişti. Komünizmle mücadele, darbe girişimleri, terör eylemleri, refah ve Avrupai bir hayat; Şah Rıza, uzun iktidarı süresince ihmal etmediği portakal suyunu sarayında son kez gönül rahatlığıyla ve Şah olarak içiyordu. Farah'ın mezarın başında düşündüğü son şeyler bunlar olabilir miydi? Şah'ın 1979 senesinde huzurlu günleri geride kalmış, cennetin krallığı yıkılmış ve modern İran tarih sahnesinden çekilmişti. Bunlar elbette, Şah ailesinin durup baktığı yerden görünenler. SAVAK'ın katlettiği sayısız masum İranlı'nın annelerin başlattığı büyük yürüyüş Şah'ın huzurunu kaçıran belki de en önemli nedendi. 26 Ekim 1919 dünyaya gelen ve 1941 tarihinde de İran tahtını ele geçiren Rıza Pehlevi'nin öyküsüne biraz daha yakından bakmak adına 4 Şubat 1949 tarihine dönmemiz gerek. Tahran Üniversitesi'nde bir suikast girişimi Tahran Üniversitesi'nin 4 Şubat 1949'da önemli bir misafiri vardı. Bu kişi ülkede politik gücünü büyük oranda yitirmiş ve sembolik bir makamı temsil eden İran Şahı Muhammed Rıza idi. Muhammed Rıza, 1941 yılında sürgüne gönderilen babasının yerine tahta oturduğundan beri Ruslar ve İngilizler arasında denge gözetmeye çalışarak tahtını koruyan, iç siyasette ise esamisi okunmayan düşük profilli bir Şah'tı. Bu durum 4 Şubat günü Tahran Üniversitesi ziyaretinde tamamen değişecekti. Tahran Üniversitesi'nde Şah Muhammed Rıza'nın bulunduğu bir sırada üst üste duyulan kurşun sesleri okulun koridorlarında kargaşaya sebep oldu. Naser Hüseyin Mir Fakhraei isimli genç Rıza'ya beş el ateş etmişti ve şahı yüzünden yaralamıştı. Şah'ın korumalarının karşı ateşiyle Naser Hüseyin Mir Fakhraei oracıkta öldürülmüştü, ama suikastçı gencin üzeri arandığında Feryad-ı Millet ve Perçom-i İslam gazetelerine ait iki gazeteci kartı bulunmuştu. Muhammed Rıza, bu teşebbüsten sonra devlet idaresinde dizginleri eline alarak ülkenin en büyük siyasi partilerinden birisi olan Tudeh'i suikastın arkasındaki asıl güç olduğu iddiasıyla kapattırdı ve siyasi temsilcilerini hapse attırdı. Ardından aynı yıl İngiltere'ye giden Şah Rıza, İngilizlerden İran Anayasası'nı yeniden şekillendirmek için izin istedi ve onayı aldıktan sonra ülkesine dönerek şahlık kurumunu baştan düzenledi. Silahlı kuvvetlerin gücünü de arkasına alan Muhammed Rıza, ülkede kontrolü iyiden iyiye eline almasını sağlayan düzenlemeleri gerçekleştirmişti. Buna göre; Rıza, meclisi kapatabiliyor ve doğrudan kendisinin atadığı üyelerden oluşan bir senato kurabiliyordu. Şahın tekelinde kurulan Senato'nun ilk icraatı; Şah'a "Kebir" sıfatını vererek devlet otoritesindeki yerini daha da güçlendirmek oldu. Şah'ın bu engellenemez yükselişi ise devrik Kaçkar Hanedanlığı'nın mütevazı bir temsilcisi olan Başbakan Muhammed Musaddık tarafından engellenecekti. Musaddık, Şah'ın ülkeyi adeta Batıya peşkeş çeken uygulamalarına karşı "Milli Cephe" isminde bir ittifak kurarak karşı duracaktı. İran Petrollerini millileştiren Musaddık, İngiltere'ye karşı verdiği mücadeleyle yalnızca İran'ın değil tüm uluslararası kamuoyunun kahramanı haline geldi. Şah Rıza, ise o günlerde politik hırslarına fazlasıyla yenilmiş durumdaydı. İngiltere donanmasının İran karasularını çevirdiği sıralarda ülkeden kaçıp Musaddık'a karşı muhalefetini açıktan yapmayı dahi deniyordu. Oysa Musaddık, Şah'ın ülke dışına çıkma talebini şu sözlerle geçiştiriyordu; Bu zamanlarda İran milletinin dünyanın büyük devletlerinden biriyle mücadele halinde olduğunu ve bu yolculuğun iyi etkisi olmayacağını ve Şehinşah'ın vaziyetlerden razı olmadığı için ülke dışına çıkmak istiyor şeklinde intiba bırakacağını… Şah, bunun üzerine İngiltere, ABD ve İsrail'in hazırladığı Ajax Darbe planının son halkası olarak cuntaya katıldı. Şah Muhammed Rıza'ya yakınlığı ile bilinen Tümgeneral Fazlullah Zahedi'nin başını çektiği cunta 1953 yılının 16 Ağustos gününde harekete geçti. İlk darbe girişimi halkın Musaddık'ın yanında durması sayesinde bastırıldı. Başbakan Musaddık ise kargaşa içerisindeki İran siyasetinden faydalanarak kendisini desteklemeye gelen halkın içindeki siyasi muhaliflerini de tasfiye etmeye karar verdi. Özellikle Tudehlilerden kurtulmak için doğru bir zaman olduğunu düşünen Musaddık, kendisine karşı darbeye teşebbüs eden orduyu, bu kez Tudeh'e karşı kışladan çıkardı. Oysa ordu bütünüyle Tümgeneral Fazlullah Zahedi'ye ve Zahedi de tüm kalbiyle Şah Rıza'ya bağlıydı. Sonuç olarak darbe başarıya ulaştı ve Musaddık 19 Ağustos'ta devrildi. Şah artık tek adamdı ve ülkesini gönlünün dilediği gibi idare edebilecekti. Refah yılları Şah iktidarı tamamen ele geçirdikten sonra Batı ile yakın ilişkiler kurdu. Sovyetler karşısındaki tutumu sayesinde özellikle ABD ve İngiltere ile yakınlaştı. Şah'ın en büyük politik başarısı 1973 Petrol Krizi ile gerçekleşti. Petrol fiyatları bir anda iki katına çıkınca İran ekonomik anlamda Basra Körfezi'nin en güçlü ekonomisi haline geldi. Şah, bu paranın önemli bir kısmı ile eğitime ciddi yatırımlar yaptı. Sadece 12 yıl içerisinde 15 üniversite kurdu ve 200'e yakın yeni eğitim enstitüsü oluşturdu. 1974 senesinde Time Dergisi Şah için Petrol İmparatoru manşetini atacaktı. Her şey bir rüya gibi ilerliyordu. İran, yurt dışında kolay ve büyük krediler buluyor, ülke tam bir refah içerisinde yüzüyordu. 500 bine yakın Avrupalı yabancının yaşadığı İran, adeta Batının Ortadoğu'ya açılan limanı gibiydi. Bugün 'Büyük Şeytan' denilen ABD'nin dahi 52 bin vatandaşı İran'da yaşıyordu. Beyaz Hareket Yurt dışından alınan kredilerin; yanlış yatırımlar, yolsuzluklar ve müsrif devlet adamlarının elinde yok edilmesi İran'da ekonomik dengeleri tersine çevirmeye başladı. İsrail gibi ülkelerle kurulan yakın ilişkiler, SAVAK isimli İstihbarat Birimi'nin acımasız operasyonları Şah'ın halk arasındaki teveccühünü azaltan gelişmelerdi. Bu süreçte Şah'ın 'Beyaz Devrim' isimli reform paketi halk arasındaki rahatsızlığı ciddi boyutlara ulaştırdı. Beyaz Devrim'e karşı içinde Humeyni'nin de bulunduğu 8 kişilik bir ulema grubu sert bir protesto bildirisi yayımladı. Şah, bu bildiri karşısında büyük bir öfke duydu ve ulemaya haddini bildirmek için Kum'a bizzat geldi. Oysa Şah'ın gelişi ve burada yaptığı konuşma ulema içindeki rahatsızlığı daha da artırdı. Humeyni, bu öfkenin en ateşli vaiziydi, henüz bildiri tartışmaları sürerken Nevruz Kutlamasının bidat olduğuna dair fetva yayınladı. Nevruz İran'ın İslam öncesi dönemine bir atıftı ve milli kimliğin bir unsuru olarak görülüyordu. Oysa Humeyni bu fetva ile İranlıların İslam'dan başka bir kimliği olmadığı mesajını veriyordu. Şah'ın Humeyni'ye duyduğu kişisel öfke, bu ihtiyar mollayı bir anda sessiz yığınların sesine dönüştürdü. Humeyni'nin tutuklanmasının ardından on binlerce molla sokaklara indi ve Şah'a geri adım attırmayı başardı. Bir din adamının başına bela olmasındansa ülkeden çıkartmaya karar veren Şah, Humeyni'yi Türkiye'ye sürgüne gönderdi. Oysa bu onun iktidarını bitirecek en önemli hatalarından birisiydi. Humeyni önce Türkiye'ye ardından Irak'a gitti. Irak yönetimi, bu Şii din adamının gücü karşısında endişeye kapıldı ve ülkesinden çıkardı. Humeyni'nin bu kez durağı Fransa oldu. Şah geç de olsa muhaliflerinin yurt dışında etkili olduğunu fark etti. SAVAK'ı onları izlemelerini ve mümkünse öldürmelerini emretti. Kalabalıklara bir slogan armağan eden suikast Ali Şeriati Şah'ın yurt dışında yaptırdığı en önemli operasyon Ali Şeriati suikastı olacaktı. Humeyni kalabalıkların manevi lideriydi; ama basit bir üniversite hocası olan bu sosyolog onları harekete geçiren asıl dinamikti. "Hayat, iman ve cihat" gibi Tahran sokaklarını inleten sloganları mimarı bu aydının yok edilmesi için operasyon başlatıldı. Ali Şeriati, İran'da kalırsa öldürüleceğini biliyordu, ölümden korkusu yoktu; fakat zihninde şimşekler çakıyordu ve kısa olacağını çok önceden sezdiği ömründe üretmek istiyordu. Sahte bir kimlikle önce Belçika'ya geçmeyi başardı ve ardından da İngiltere'ye geçti. Şeriati'nin amacı Amerika'ya gitmekti; ama SAVAK ve İngiliz istihbaratının ortak operasyonu ile 19 Haziran 1977 yılında kaldığı otel odasında öldürüldü. Cinayeti kayıtlara kalp krizi olarak geçirilse de ne ailesi ne de sevenleri Şeriati'nin eceliyle öldüğüne hiçbir zaman inanmadı. Onun ölümü İran'da devrimin ilk kıvılcımlarından birisi oldu. Ali Şeriati Bazen diyorum ki feryad edeyim, yine görüyorum ki sesim kısılmış - Independent Türkçe Şah kendisine yönelik artan protesto ve muhalefete karşı sert bir politika izledi; ama bu onun iktidarının sonunu daha da hızlandıracaktı. 1979'da yapılacak seçimlerde iktidarın Humeyni taraftarlarına geçmesi ihtimali üzerine ordu bir direniş ve darbe planı hazırlayarak Şah Rıza'ya getirdi. Buna göre petrol bölgeleri güvenlik kordonuna alınacak ve Tahran sokaklarında Şahlığı destekleyen sivillerle direniş başlatılacaktı. Kum uleması, kanlı bir savaşa hazırlanan Şah'ın planına karşı Humeyni'yi uyardı. Bunun üzerine Humeyni; devlete su ve elektrik faturalarını ödememelerini emretti. Şah, bu talimattan sonra halkın çok büyük bir bölümünün faturalarını ödememesi sonucu Humeyni'nin sahip olduğu gücü kavradı. Generallerin tüm darbe planlarına rağmen Şah Rıza, ülkeden ayrılma planları üzerine ciddi şekilde kafa yormaya başlamıştı. Önce ailesini yurt dışına gönderen Şah, olayları son ana kadar izlemeye karar verdi. Yanında yalnızca Kraliçe ve üç çocuğu kalmıştı. Kraliçe Farah, en bunalımlı zamanlarda bile sarayda kalmayı reddediyor ve basının ilgisinin üzerinde olmasını istiyordu; fakat bir akşam sarayda bulunan bir kâğıt tüm şah ailesinin durumun vahametini anlamasını sağladı. Yemek için yemek masasına geldiklerinde sofranın ortasındaki kâğıtta şunlar yazıyordu Şaha ve Kraliçeye ölüm! Şah Muhammed Rıza, artık sarayında da güvende olmadığını ve iktidarını tamamen kaybettiğini anladı. Gerekli hazırlıkları yaptı ülkeden ayrıldı. Önce Mısır'a ardından Fas'a geçti. Daha sonra pankreas kanserini gerekçe göstererek ABD'ye geçti. Bu sırada İranlılar ABD Elçiliğini basarak Şah'ın iadesini istedi. Son olarak Enver Sedat'ın daveti üzerine Kahire'ye geldi ve 27 Temmuz 1980'de burada hayatını kaybetti. *Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. Güzelliği, zekâsı, kişiliği ile bir dönemin çok konuşulan isimlerinden Farah Diba kimdir birlikte tanıyalım. İran’ın son şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin son eşi olan İran Kraliçesi güzelliği ve yaşantısı ile geçmişten beri sık sık gündeme gelen dönem çocuklarının intiharı ile duyulan kraliyet ailesinin haberleri, Farah Diba’nın yaşadığı ölüm acıları ile gündemde yerini almıştı. Farah Diba’nın son çocuğu Ali Rıza Muhamed’in kız kardeşi Leyla’nın intiharından sonra depresyona girdiği ve kendisinin de intihar ettiği iddiaları vardı. Farah Diba hayatı ve güzelliği ile neden bu kadar konuşuldu? Bir dönemin trendi olan herkes tarafından kullanılan Farah Diba saç modeli hakkında her şey!İran Kraliçesi Farah Diba Kimdir? Boston’un güney ucundaki evimin aşağı sokağından gelen tek el silah sesi salı sabahının karanlığını yardı. Bu mahallede artık böyle olaylara çok sık rastlanmıyor. Komşularımla birlikte bana da bu silah sesinin arkasındaki trajediyi hayal etmek düştü. Fakat sonra haber geldi İntihar eden eski İran Şahı Rıza Pehlevi’nin 44 yaşındaki oğlu Prens Ali Rıza Pehlevi’ydi... Bu şok edici intihar eylemi, önce İranlılar’ın sonra kendilerinin kanına bulanmış ailenin şiddet dolu son trajedisiydi. Bir Shakespeare dramasına benziyordu. Şah İran’ı demir yumrukla yönetti ama ailesi onun günahlarını çok pahalıya ödedi. Ali Rıza’nın babası Rıza Pehlevi, 20. yüzyılın en görkemli devrimlerinden birinde vatanından sürgün edilmiş bir şekilde öldü. Halası, Prenses Aşraf Şah’ın ikiz kardeşi İran’ın “siyah panteri” olarak tanınıyordu. Hayatının sonuna kadar depresyonlar ve bağımlılıklarla boğuştu, üç başarısız evlilik yaptı ve sonra oğullarından biri suikasta kurban gitti. Ali Rıza’nın kardeşi Leyla, 2001’de Londra’da bir otel odasında yüksek dozda uyuşturucu almış bir şekilde ölü bulundu. Pehlevi’nin ailesi, salı günü yaptıkları kısa açıklamada “Milyonlarca genç İranlı gibi ülkesinin içinde bulunduğu sıkıntılardan huzursuzdu, genç yaşta babasını ve ablasını kaybetmiş olmanın acısını taşıyordu. Yıllarca bu derin üzüntüyle mücadele etti ama sonunda yenik düştü” dedi. Ali Rıza Pehlevi’nin yenilgisi, çilekeş ülkesinin bir yansıması gibiydi. Demokrasiden nefret ederdiPehlevi hanedanı perişan olmuş ve yok olmanın eşiğine gelmiş bir ulusu modernleştirmek için yola koyulmuş bir aileydi. Hanedanın kurucusu Rıza Şah, Ali Rıza’nın büyük babası, acımasız bir tiran aynı zamanda vizyon sahibi bir reformistti. Rıza Şah, 1926’da bir darbeyle iktidara gelen okuma-yazma bilmeyen bir askerdi. Ülkesine demokrasi getirmeyi reddetmesinin başlıca nedeni, kendisinden sonra oğlunun şah olmasını istemesiydi. Bu isteği 1941’de Muhammed Rıza Şah’ın yükselişiyle gerçek oldu. Fakat hükümdar babasından farklı olarak Muhammed Rıza pısırığın tekiydi. İran’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan ve Başbakan Muhammed Musaddak’ın temsil ettiği demokrasiden nefret etti, fakat onu ezmek için hiçbir şey yapmadı. Daha sonra adeta Tanrı’nın bir armağanı gibi, CIA ve İngiliz MI6 servisleri 1953’te İran petrol endüstrisini ulusallaştırmak isteyen Musaddak’ı devirdi. Bu da Muhammed Rıza Şah’ın mutlak iktidarı ele almasını sağladı. Sovyetler’in çöküşü gibiydiPehlevi hanedanı 20. yüzyıl jeopolitik hayatında neredeyse herkesin daimi ve değiştirilemez olarak gördüğü birkaç olaydan biriydi. 1979’da çöktü ve dünyayı en az, on yıl sonra gerçekleşen Sovyetler Birliği’nin çöküşü kadar sersemletti. İnsanlık tarihinde bir diktatöre karşı böylesi bir ittifakla isyan eden çok az ulus vardır. Pehlevi hanedanının günahlarını saymak çok zahmetli bir iş olur fakat belki de en önemlisi İranlılar’ı mollaları iktidara getiren bir devrime sürüklemek oldu. Harvard’da doktora yapıyorduAli Rıza, 30 milyon insanın kaderini elinde tutan mutlak bir monarşinin ikinci oğluydu. Prens, ailesinin hükümdarlığı 1979’da çöktüğünde, henüz 13 yaşında bile değildi. Ali Rıza, babasının Mısır’da yüz kızartıcı ve yalnız bir şekilde ölümünden sonra ABD’ye gitti, Berkshires’da hazırlık sınıfına katıldı, Princeton’dan mezun oldu ve sonra filolojinin yanı sıra Ortadoğu ve Fars tarihi üzerine çalışmaya devam etti. Harvard’da doktoraya başladı fakat tamamlamadı. Hiç evlenmediDünyanın en seçkin eğitimlerinden birini aldıktan sonra sıra evliliğe gelmişti. 2001 yılında nişanlanan Ali Rıza, sekiz yıl nişanlı kaldıktan sonra ayrıldı. West Newton sokağındaki komşuları, Ali Rıza’nın onlarla asla konuşmadığını, genellikle kot pantolon ve şık ceketler giydiğini, Porsche’undan inip evine girdiğini, pencerelerinin tahta kepenklerini hep kapalı tuttuğunu söylüyor. Washington yakınlarında yaşayan ve sık sık kendini İran’ın gelecekteki Şah’ı olarak gösteren ağabeyinin aksine Prens Ali Rıza asla bu tarz fantazilerden zevk almadı. Fakat bir defasında “İran’a özgürlük ve demokrasi götürmenin hayattaki tek amacı“ olduğunu dile getirdi. Ailesinin hikâyesi ağır geldiKimileri, “Kader, işlediği muazzam suçlar nedeniyle Pehlevi’nin ailesini cezalandırdı” diye düşünse de gerçek şu ki Prens Ali Rıza Boston’da yaşayan herhangi birinden daha günahkâr asla bir idam emri vermedi, kimseyi işkence odasına sokmadı, başını onurlu bir şekilde dik tutabilirdi. Fakat ailesinin hikâyesi onun taşıması için fazla ağırdı. Ali Rıza, onursuzluk ve utancı taşıyamayarak tek bir kurşunla kendini başından vuran bir asker gibi öldü. Shakespeare “Kralın ölümcül şakaklarını çevreleyen içi oyuk bir taçtaki saltanatı ölümü saklar” DİBA SARSILDI İran Şahı Pehlevi’nin eşi Farah Diba, dul kaldıktan sonra Washington ve Paris arasında yaşamaya başladı. Küçük kızı Leyla ile sağda çok yakındı. İlk büyük acıyı Leyla’nın 2001 yılında aşırı dozda uyuşturucu alarak intihar etmesinden sonra yaşadı. Farah Diba önceki gün de küçük oğlu Ali Rıza’nın solda intiharı ile sarsıldı. 72 yaşındaki eski kraliçe oğlunun ölümüyle ilgili bir açıklama varis kaldıİran Şahı Pehlevi’nin üçüncü eşi olan Farah Diba 21 yaşında gelin olduğunda erkek çocuk doğurmak için büyük baskı altına girdi. Sonuçta ikisi erkek toplam 4 çocuk dünyaya getirdi. Çiftin 1966 yılında Life dergisine birlikte poz verdikleri büyük oğulları Rıza 50 artık hayatta kalan tek varis...İkisi de intihar ettiİran Şahı Pehlevi her ikisi de sonradan ihtihar eden Leyla ve Ali Rıza ile 1975 yılında böyle poz vermişti. Stephen Kinzer “Eğer oğullar babaların suçlarından sorumluysa, Ali Rıza da suçluydu. Fakat eğer her birey yalnızca kendi eylemlerinden sorumluysa Ali Rıza masumdu” yorumunu ve ailesi devrimden sonra sırasıyla Mısır, Fas, Bahamalar ve Meksika’da yaşadı. Bahamalar’da kendilerine özel bir plajları olan aile Şah’ın ölümünün ardından 1981 yılında Başkan Ronald Reagan tarafından ABD’ye davet edildi ve buraya yerleşti. Son dakika Farah Diba haberlerini buradan takip edebilirsiniz. En son farah diba haberleri anında burada. 22 Nis 1217 Meclise en anlamlı 100. yıl hediyesi Hukukçu ve yazar Farah Diba, kaleme aldığı 'Geleceğin tarihi tanıkları' kitabında Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM açılışının 100. yılına özel yazdığı şiiri meclise armağan etti. 12 Kas 1343 Eski Yüksek Yargı Üyeleri Hakim Karşısında Fetullahçı Terör Örgütü'nün FETÖ 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK üyelerinin yargılanmasına devam edildi. 13 May 1145 Kitabının Tüm Gelirini Lösemili Çocuklar İçin Bağışlayacak Kocaeli Kitap Fuarı’na katılan Avukat Farah Diba, yazdığı ilk kitabı ’OmurGAM Adalet’in gelirini lösemili çocuklara bağışlamak için imzaladı. 08 Mar 1258 Eski Yüksek Yargı Üyeleri Hakim Karşısında Fetullahçı Terör Örgütü'nün FETÖ 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu HSYK üyelerinin yargılanmasına devam edildi. 25 Kas 1500 Adem'den Yılsonu Kermesi Bitlis Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı SYDV Başkanlığı bünyesinde faaliyet göstermekte olan Aile Destek Merkezi ADEM, 2017 yılının son kermesini gerçekleştirdi. 24 Kas 1732 Tutku Radyo'dan Öğretmenler Gününe Özel Yayın Van’da yayın yapan Tutku Radyo, yaptığı ilklere bir yenisini daha ekleyerek Öğretmenler Gününde canlı yayın yaptı. 04 Haz 1108 Avukatının Dikkati Sayesinde 450 Yılla Yargılandığı Davadan Beraat Etti Diyarbakır’da çete kurduğu, örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen ve 3 yıl önce 2 kişinin öldürülmesi, adam öldürmeye teşebbüs ile yağma suçlarından sorumlu tutulan Nurettin T., 450 yılla yargılandığı davadan avukatının dikkati sayesinde beraat etti. 06 Mar 1008 Paris Büyükelçiliği?nde Nevruz Yemeği Verildi Paris Büyükelçiliği'nde Nevruz yemeği verildi-\tDavete, devrik İran Şahı'nın üçüncü eşi Farah Diba ve Çalık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık da katıldıGülten ÖzbeyParis, 6 Mart, Pazar, DHA-Paris Büyükelçiliği Konutu'nda merkezi Amerika'da bulunan Nevruz Komisyonu'nun işbirliğiyle 'Nevruz Gala yemeği' daveti verildi. 06 Mar 0955 Paris Büyükelçiliği'nde Nevruz Yemeği Verildi Paris Büyükelçiliği Konutu'nda merkezi Amerika'da bulunan Nevruz Komisyonu'nun işbirliğiyle "Nevruz Gala yemeği" daveti verildi. 27 Oca 1202 Boşanmalara Danışman Çözümü Türkiye’de boşanan çiftlerin sayısı her yıl artıyor. 27 Oca 1102 Boşanmalara Danışman Çözümü Türkiye’de boşanan çiftlerin sayısı her yıl artıyor. 04 Eki 1053 108 Yıl Hapse 108 Günde Tahliye Kasten adam öldürmek suçundan 108 yıl hapis cezasına çarptırılan ve yaklaşık 4 yıl cezaevinde kalan iki sanık, 108 gün dedektif gibi çalışan avukatın talebiyle çıkan yeniden yargılama kararının ardından tahliye edildi. 30 Tem 0603 Kulaklarım Küçük Olsa Sevinirdim Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Aylin'i Farah Zeynep tüm sırlarını anlattı. 19 Şub 1221 İzmir'e Kraliyet Modacısı Danimarka Kraliyet Modacısı Karim Fizi, geçen yıl tatile geldiği Çeşme'de Aysel Fizi'e aşık olduğunu ve onunla ikinci evliliği yaptığını anlatırken, Türkiye'de modanın artık çok ilerlediğini, Avrupa'nın moda merkezine dönüştüğünü söyledi.

farah diba nın son hali